osmanli-islahatlari
  Mimari
 

Lâle Devri (1703-1757) 
Bu dönemin başlamasıyla, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki üst sınıf açık ve genel alanları sıklıkla kullanmaya başladı. Geleneksel ve içe dönük toplum değişmeye başladı. Çeşmeler ve Aynalıkavak Kasrı gibi sahil kıyısındaki residanslar yaygınlaştı. Bir su kanalı (diğer adı Cetvel-i Sim) piknik alanı, Kâğıthane dinlenme alanı olarak tesis edildi. Lâle devrinin Patrona Halil isyanı ile son bulmasına rağmen, batılılaşma davranışının bir modeli oldu. 1720-1890 yılları arasında Osmanlı mimarisi klasik dönem prensiplerinden saptı. I. Mahmut'un saltanatının sürdüğü dönemde (1730-1754) Barok stili camilerin inşaasına başlandı.


MİMARLIK
Onsekizinci yüzyılda mimarlık eserleri daha çok Lâle Devri'nde ve III. Mustafa zamanında meydana getirilmiştir. Camiler, köşkler, çeşmeler, imaretler yapılmıştır.
Bu asrın en önemli mimarlık eserlerinden bazıları şunlardır:

III. AHMED ÇEŞMESİ: 
Yalnız onsekizinci yüzyılın değil, bütün Osmanlı devrinin en güzel çeşmelerinden biri, Lâle Devri'nin solmayan bir çiçeğidir. Çeşmenin planını bizzat III. Ahmed'in çizdiği, bunu başmimar Mehmed Ağa'nın uyguladığı söylenir. Ayasofya'nın yanında, Topkapı Sarayı'nın dış kapısının karşısında yer alan bu çeşmenin üzerine yazılan tarih beytinin hem şairi hem hattatı, Sultan III. Ahmed'drr. 
Tarih beyti şöyledir:
Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed'e eyle dua.
Bu beyit, ebced hesabına göre Hicri 1141 (M. 1728) yılını gösteriyor.
Çeşmeyi çepçevre kaplayan yazı ise devrin ünlü şairlerinden Seyyid Vehbi'nin bir kasidesidir. Bugün, halk arasında Sultan Ahmed Çeşmesi olarak anılan bu eseri yerli yabancı bütün ziyaretçiler hayranlıkla seyretmektedir.

NURUOSMANİYE CAMİİ: 
Yapımına, I. Mahmud devrinde 1748'de başlandı ve III. Osman zamanında 1755'te bitirildi. Mimarı Mustafa Ağa'dır. Cami, geniş bir dış avlu ile çevrili, medrese, kütüphane, imaret, sebil, türbe, çeşme, han ve dükkânları ile bir külliyedir. Yapıldığı yerde bir su kaynağı bulunduğu için caminin tabanı kemerlerle desteklenen bir bodrum üzerine oturtulmuştun Kubbesinin çapı 25,75 m. dir. İç duyarı çepçevre kuşatan âyet yazısı camiin en büyük özelliğidir. Barok üslûpta yapılmıştır.
 
LALELİ CAMİİ: 
III. Mustafa devrinde, 1759-1763 yılları arasında yapılan bu caminin mimarı Mehmed Tahir Ağa'dır. Bu da Barok tarzında ve kare planlıdır. İmaret, türbe, sebtt, hamam, han ve dükkânardan puşan bir külliye halindedir. Sekiz sütunlu şadırvanı ve tek şerefeli iki minaresi vardır. Bu caminin önündeki türbede III. Mustafa, III. Selim ve bunların yakınları yatmaktadır.

KÖŞKLER, BAHÇELER: 
Onsekizinci yüzyılın ilk çeyreğinde, özellikle Lale Devri denilen 1718-1730 yılları arasında, Kâğıthane deresi ve Boğaz kıyıları güzel köşklerle, yalılarla, çiçek bahçeleriyle dolmuştur. Halic'in sonundaki Kâğıthane deresinin yatağı değiştirilerek mermer kaplı bir kanal içine alındı ve kanala Cedvel-i Sim (Gümüş yol) adı verildi. Kıyısına büyük ve süslü Sadâbad Kasrı yapıldı. Çeşmeler, fıskiyeli havuzlar, lâle ve sümbül bahçeleriyle, çimenlikleriyle geniş seyir ve piknik yerleri düzenlendi/Boğaz kıyısındaki yalılar ve çeşitli semtlertleki kasırlar ve köşkler, geniş ve güzel bahçeleriyle birer cennet köşesi gibiydiler.

Lâle Devri'nde yapılan en büyük ve en güzel köşklerden ve yalılardan bâzıları şunlardır: Kâğıthane'de Sadâbad, Alibeyköyü'nde Hüsrevâbad, Ortaköy'de Humayûnâbad, Fındıklı'da Emânâbad, Çengelköy ü'nde Bağ-ı Ferah, Kuruçeşme'de Kasrı Süreyya, Ca-ğaloğlu'nda Ferahâbâd, Üsküdar'da Sere-fâbâd, Zeyrekte Ayşe Sultan... vb.

Bu güzel yapıların çoğu isyanlar ve yangınlar yüzünden yandı, yıkıldı, yağmalandı. Onsekizinci yüzyılda İstanbul'un değişik semtlerine çok sayıda güzel çeşmeler yaptırıldı ve bunlar Bahçeköy'den Taksim'e getirilen su ile beslendi.
 
  Bugün 7 ziyaretçi (9 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol